top of page
hakkımızda
Screenshot_20200514_140734.jpg
ÖZLEM TANSAL

Malzemelerimiz neler?

 

1. Her ÅŸeyi; yoÄŸurda, ekmeÄŸe, kremaya, keÅŸküle kadar, kendimiz yapıyoruz.

 

2. Pekçok ÅŸeyi, yerel üreticilerden temin ediyoruz. ÖrneÄŸin; çilekler tarladan, ÅŸeftali (en iyisi orada var diye) 10 km ötedeki manavdan, nane fesleÄŸen bahçeden, diÄŸer ürünler köylü pazarından ya da ilaçsız tarım yapmaya çalışan, mevsimlik sebze meyve satan çiftçilerden, sütümüz hep aynı üreticiden ...

 

3. Kahvemiz, yeni nesil kahvecilerden geliyor. Çünkü, dayanıklı olsun diye, fazlaca kavrulmuÅŸ bir kahve yerine, aroması yerli yerinde, taze çekilmiÅŸ bir kahve sunmak istiyoruz size.

​

4. İçeceklerimizin hiçbirinde, kokteyller dahil, hazır ÅŸuruplar yok. Tatlılarda, hazır kremalar, katkı maddeleri yok. Daha parlak olsun diye, jöleler yok. Her ÅŸeyi, mevsim meyveleriyle, kendi yaptığımız marmelatlarla hazırlıyoruz.

 

5. Kola ve diÄŸer gazlı içecekler bizde yok. Åžerbetlerimiz, ev yapımı buzlu meyveli çay çeÅŸitlerimizin, meyveli frozenlarımızın onları aratmayacağını düÅŸünüyoruz.

 

6. Ürünlerimizin hiçbirinde, zeytinyaÄŸ ve tereyaÄŸdan baÅŸka yaÄŸ kullanmıyoruz. Kurabiyelerin ve poÄŸaçaların kokusundan, damağınızda bıraktığı izden, bunların kaliteli yaÄŸlar olduÄŸunu anlamak mümkün.

 

Lezzet aceleye gelir mi? Seven, sevdiÄŸini tüketir mi?

 

Dünya bunun etrafında dönse de, hiçbirimiz kendimize “tüketici” denmesine izin vermemeliyiz.

Bu nedenle, en azından bu güzel mahallede, hayatı biraz yavaÅŸtan alarak, mekanın, müziÄŸin, Eski Datça'nın, sizin için taze hazırlanan ürünlerin keyfini çıkarmanızı tavsiye ederiz.

 

Her gün deÄŸiÅŸen menümüzle; Nil Cafe ile yaÅŸadığınız bu karşılaÅŸmayı, sizin için keyifli, hatta belki biraz sihirli hale getirdiysek, ne mutlu bize!

 

Takipte kalalım isterseniz;

instagram: nilcafeeskidatca

facebook: Nil Cafe Eski Datça

 

Tekrar görüÅŸmek dileÄŸiyle, en içten sevgilerimizle...

 

Şefin notlarından...

 

“Ben yapamam, nenem kızar benim!”

 

İnsan bir ÅŸeyi severek yaparsa, yaptığı ÅŸey de mutlaka seviliyor. ÇocukluÄŸumda, okuldan çıkınca bir fırın vardı. Oradan her gün ponçik alırdım. Reçelli poÄŸaça da deniyor. Tadını hiç unutmadım. Sonradan peÅŸine çok düÅŸtüm ve bulamayınca, gün geldi onu bu dükkanda yapmak istedim. Ve ardından Alman pastası, onu takip etti. Bir ÅŸefkat arayışımız niteliÄŸindeki; hafif, tatlı ve yumuÅŸak ÅŸeftalili pastamız, nam-ı diÄŸer Lilly’nin doÄŸuÅŸu; aslında buralardan geliyor. Onu Nilföy ve diÄŸerleri takip etti.

 

Ve Esmeralda… Ah Esmeralda… Bir çikolata avcısıysanız, koklar, tadar, iz sürer, nerede olsa gider bulursunuz. Esmeralda'yı Esmeralda yapan, iÅŸte bu iz sürmedir.

İşin içinde çilek de varsa, gerisi yalan oluyor bazen.

 

2006'da Nil Cafe'yi açtığımızdan beri formülü hiç deÄŸiÅŸmeyen annemin limonatası da, böyle bir lezzet arayışıyla ilgili olmalı. Bahçede oynarken, sana uzatılan buz gibi bir limonata, ne güzeldir deÄŸil mi?

 

Bir limonu bardaÄŸa sıkarsın ki; koÅŸturan çocuÄŸa vitamin olsun. Biz de aynen böyle taze taze sıkıyoruz. Elbette bir reçetemiz de var. Zencefil, bahçeden nane, reyhan, hafifçe bardaÄŸa bırakılan limon kabupu parçacıkları ve aromaları birbirine karıştırmak gibi…

 

Limonatayı ÅŸekersiz yapmaya niyetlenince de, çilekli limonata çıktı ortaya. Tabii ki çileÄŸin tadından, reyhanın kokusundan, kullandığımız gerçek balın tatlı dokunuÅŸundan faydalandık.

 

Mutfakta yalnız olmayı severim ama aslında hiçbir zaman yalnız deÄŸilimdir. Bir yemek yaparken, hep kulağımın dibinde büyük nenem konuÅŸuyormuÅŸ gibi gelir. Nenemin bir Trakya kasabasında, avluya açılan geniÅŸ mutfağında, yardımcısıyla bazen tartışarak, bazen gülüÅŸerek harikalar yarattıklarını hatırlarım. Ziyafet sofrası niteliÄŸindeki iftar sofraları, bütün ailenin oturduÄŸu kocaman masalar, unutulmaz tatlar...

 

Bir yemeÄŸi yediÄŸinde damağında ve dimağında bir iz bırakmalı, karnını doyurup sonra unutmamalısın. Ben nenemin sarmalarını, içinden hazine çıkacak sandığım küçücük patlıcan turÅŸularını hiç unutmadım. Bir tencere yemeÄŸi yaptığımda, örneÄŸin karnıyarık ya da imambayıldı yaptığımda, layıkıyla yapmazsam, bana kızacağını düÅŸünüyorum. Söz gelimi; patlıcanı yanlış seçersem, kapkara kızartırsam, kızartırken zeytinyağı kullanmazsam, soÄŸanı doÄŸru bir ÅŸekilde doÄŸramazsam fırçayı yerim. Bizim yemeklerimiz, emek ister, doÄŸru dürüst yapmaya kalkarsan, maliyetlidir. Risottolara dünyanın parasını öderken, annelerimizin yarım tencere soÄŸan doÄŸrayarak, bol zeytinyaÄŸlı, fıstıklı üzümlü yaptıkları içli pilavını neden ucuzlattığımızı, mutfağımızı neden deforme ettiÄŸimizi hiç anlayamamışımdır.

 

Ben yapamam, nenem kızar benim :)

 

HoÅŸça vakit geçirmeniz dileÄŸiyle…

 

Mutfağın ÅŸefi, dükkanın annesi

Özlem Tansal/ Haziran 2019 Nil Cafe Eski Datça

bottom of page